top of page

15. İstanbul Bienali (2017)

Wonderland - Erkan Özgen

2016, Video, Tek kanal

IŞİD nedeniyle Kobani’den kaçan 13 yaşındaki Muhammed, duyma ve konuşma engelli bir çocuk. Video çalışması boyunca Muhammed yaşadığı travmaları anlatmaya çalışıyor ancak sadece beden dilini ve basit sesleri kullanabiliyor. Sözcük kullanamıyor ve anlatmak istediklerini anlatmak için oldukça çabalıyor. Bu video çalışmasının ilk düşündürdüğü şey Muhammed’in yaşadığı “çaresizlik”; yaşadıklarını anlatmada yaşadığı zorluk. Sonrasında videoyu izledikçe bizim başkalarının yaşadığı travmalar karşısındaki çaresizliğimize boğuluyoruz: “anlatsa ne değişecek, üzülmekten başka bir şey yapacak mıyız?”.

Çalışmanın bir kısmını aşağıdaki videonun 09:00 ile 09:35 saniyeleri arasından izleyebilirsiniz:

Dördüncü Mühür – Tsang Kin-Wah

2010, Enstalasyon

Karanlık bir odada yerde hareket eden ve kıvrılan kelimeler görüyor izleyici. En başta bu kelimeler az sayıda ve yavaş; okunabiliyor. Sona doğru yazılar hızlanıyor, kalabalıklaşıyor ve okumak zorlaşıyor, düşünce karmaşasına dönüşüyor. Kelimeler genel olarak bir felsefi sorgulama yapıyor; içteki ruhsal bir kargaşayı, bu dünyaya ait olmama duygusunu hissettiren kelimeler bazen sizin ayağınız altından odaya doğru kıvrılıyor bazen de size doğru yaklaşıyor. Mekân-düşünce-birey ilişkisi üzerine farklı bir deneyim yaşanmış oluyor. Bu düşünceler sanki sizin ayağınızın altından geçtiğinde sizin de düşünceniz oluyor.

Eseri aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:

Willkommen Varsayımı – Stephen G. Rhodes

2017, Enstalasyon

Küçük Mustafa Paşa Hamamı’nın kadınlar bölümünde sergilenen bu eser izleyiciyi ilk olarak “Herzlich Willkommen”(Hoş geldiniz) yazan bir pankartla ve hemen ardından da kırmızı led ışıklarla “Go Away”(Uzaklaş) yazan bir tabela ile karşılıyor. Ana konularından biri mülteci krizi olan bu eser sergi alanına girer girmez mültecilerin gittikleri ülkelerde hem istenen hem de istenmeyen insanlar olarak ne hissettiklerini izleyiciye deneyimletiyor. Birçok farklı parça, anlam ve katmandan oluşan bu eser doğaya ve kendimize verdiğimiz zararlar üzerine de eğiliyor: Assumtion Parish Louisiana’da bir petrol şirketinin akticiteleri nedeniyle gerçekleşen subatan (Bayou Corne Sinkhole), Almanya’da populist sağın yükselişi ve dünya çapında keskin politik kutuplaşma hakkında videolar dönüyor bir ekranda.

Eser genel olarak şikâyet eden ve yeren bir dil kullanmıyor, olanları gösterip yer yer bunların mizahını da yapıyor. İki farklı odaya şişme bot doldurulmuş ve bu şişme botları şişirir gibi hareket eden lunapark oyuncakları bulunmakta; bu enstalasyondaki kara mizahın en güzel örneğiydi: travma ve eğlence.

Derme çatma bir yapıda yanıp sönen ışıklar ve insanın doğaya, kendine verdiği zararı anlatan videolarla rahatsızlık veren bu çalışma insanın bulunduğu tekinsiz ve dayanıksız durumu izleyiciye hissettiriyor.

Kuşlar Uçarken – Heba Y. Amin

2016, Video, Tek kanal

Video çalışmasında leylekleri yerde tünerken ve uçarken görüyoruz. Ayrıca video çalışmasında bir filmden alınmış ses kullanılmış. “Filmde kuşların toplandığı veya tek başlarına tünediği sahneler, cemaat ve bireysellik arasındaki modern siyasi gerginliği ve aynı yuvanın kuşlarının bir sürü oluşturup oluşturmadığı sorusunu ifade ediyor (IKSV, s. 138)”.

Videonun oluşturulma hikâyesi şöyle: 2013’te Mısır’da sağ ayağında alıcı takılı olan bir leylek bulunmuş ve Mısırlı yetkililer tarafından leylek casusluk şüphesi ile yakalanmış. Ayağındaki cihazın bilimsel amaçlar için Macarlı bilim adamları tarafından takıldığı öğrenilince leylek salınmış, ancak sonrasında yakalanıp yenilmiş. Sanatçı videoyu yaparken bu olaydan esinlenmiş ve “casus leylek” tarafından çekilmiş bir filmi insansız bir hava aracının görüntülerini kullanarak kurgulamış. Kurgulanmış videoda “Ülkeye yukarıdan bakmak aşağıdan bakmaktan daha iyi”, “Yasalar hakikate olduğu kadar aldatmaya da hizmet ediyor” gibi cümlelerle izlediğimiz bu video çalışmasında ses ve görüntünü birleşiminin rastgele yapısı izleyiciye farklı düşünceler hissettirmekte.

Video çalışması politik huzursuzluk ve mutlak gözetim dünyasında normalleşen saçma davranışlara dikkat çekiyor.

Çalışmanın bir kısmının videosunu içeren link: http://www.hebaamin.com/works/as-birds-flying/

Silinen Kalabalık, Latifa Echakhch

2017, Enstalasyon

Sanatçı uzun bir koridora resmettiği insan figürlerinin zamanla dökülmesini sağlayarak (sergi boyunca da dökülmenin devam ettiği söylendi) ve döküntüleri duvar kenarında biriktirerek yarattığı bu koridorda kötümser tavırla son yıllarda dünyada artmakta olan isyanları ele almış. Sanatçı duvarı resmederken 2013 Gezi Parkı protestolarından fotoğrafları kullanmış ve parçalanan boyalarla yanılsamaların yerle bir olmasının yarattığı duyguları, güvensizliği ifade etmiş. Sanatçı eserde ortak bir demokratik gelecek hayalinin çürümesini ve çökmesini işlemiş.

Objelerin Sessizliği ve Belagatı – Young-Jun Tak

2017, Enstalasyon

Hızla yükselen kiralar nedeniyle Japonya’da pek çok genç insan tek gözden oluşan bu tip stüdyo dairelerde yaşadığı bilinmekte. Çok sık kiracı değiştiren bu evlerde kullanılan mobilyalardaki kişiselleştirilememe durumu eserin ana konusu.

Young-Jun Tak Seul’deki 4 metreye 6 metre boyutlarındaki eski evinin bir kopyasını yapmış ve beyaz, dokulu bir boya ile kaplayıp sergi alanında tavandan sarkıtmış.Sanatçı çok sık ev değiştirdiği için tercih ettiği ucuz, kolay taşınabilir mobilyaları beyaza boyayarak onların yaşanmışlık taşıyamayan, standart mobilyalar olduğunu ve yaşam alanını sık değiştirmek zorunda olmanın ne olduğunu anlatarak ev içi mekânların dönüşümü üzerine izleyiciyi düşündürüyor.

Sıçan Kabilesi – Sim Chi Yin

2011-14, Fotoğraf

Eskiden Mao Zedong tarafından Sovyet hava saldırısından korunmak amacıyla yapılmış olan sığınaklar 1990’da ekonomik reformlar kapsamında artık sığınağa ihtiyaç olmadığı için konutlara dönüştürülmüş. Büyük şehirlerde yer altlarında olan bu sığınaklar küçük tek göz yaşam alanlarına dönüştürülmüş ve bu küçük odalara, 24 saat kesintisiz hizmet kültürü olan büyük şehirlere çalışmak için göçen işçiler yerleşmiş.

Minimum konfor şartlarında günışığı görmeyen 6000 kadar odada yaşayan ve küreselleşmenin bedelini ödeyen bu insanlara Çin medyası küçümseyici “Sıçan Kabilesi” ismin takmış ve sanatçı aynı ismi bu fotoğraf serisinde kullanmış. Fotoğraflar aynı boyutta olan birçok farklı odanın ve orada yaşayan insanların görüntülerinden oluşuyor. Bu kadar küçük alanlarda bile yaşam stilini yansıtan ve odalarını bireyselleştiren bu insanların aslında yukarıda yaşayan insanlardan bir farkı olmadığını ve onurlarını korumaya çalıştıklarını görüyoruz.

Görünmez Sınırlar için Yapılar – Victor Leguy

2016-17, Enstalasyon

Eserde duvara asılmış birçok obje, resim ve fotoğraf görüyoruz. Hepsinin ortak noktası bir kısımlarının beyaz boya ile kaplanıp silinmiş gibi görünmesi. Sanatçı bu çalışma için Suriyeli, Iraklı, Libyalı ve Yemenli göçmenlerden takas yöntemi ile topladığı eşyaların bir kısmını beyaza boyayarak bu insanların hem toplumdaki görünmezliklerine hem de tarihlerinin ve anılarının siliniyor oluşuna dikkat çekmek istemiş.

Çimen – Lungiswa Gqunta

2016-17, Enstalasyon

Bu eser bir odada ters duran birçok kırık şişe ve içlerindeki yeşil sıvıdan oluşmakta. İlk akla gelen bu kırık şişelerin üzerine basma deneyimi ve bunun verdiği rahatsızlık.

Gqunta, genelde ırk, mülksüzleştirme ve kapitalizm konularında çalışmalar yapan Güney Afrikalı bir sanatçı. Kırık yeşil şişelerden yaptığı çimenlik Aparthedi Güney Afrika’sında sadece beyazların sahip olduğu çimenlere gönderme yapıyor ve aynı zaman da kırık şişler yabancıların bu bahçelere girmesini engellemek için duvarlara yerleştirilen kırık şişelere referans yapıyor.

Sanatçı bu eserde ayrımcılığın sembolleri ile bir oyun oynuyor ve çimen-kırık şişe ile bize de ayrımcılığın acısını içten hissettiriyor.

D8M – Alper Aydın

2017, Enstalasyon

İstanbul’da yapılan üçüncü havalimanı inşaatı için yıkılan ağaçlar ve bir kepçe sergi alanının bir köşesine yerleştirilmiş. Alper Aydın bu eserde doğanın yıkımı ve paralelinde “inşaat”ı inceliyor. İlerleme tüm hızıyla çevremizi değiştirirken günlük hayatımıza uzak bir yerlerde çalışan, doğayı yok eden bir kepçeyi bu eserle hayatımıza sokuyor ve görünür kılıyor.

Boşluk Korkusu – Alejandro Almanza Pereda

2017, Enstalasyon

Bu eser için Almanza Pereda İstanbul’daki bitpazarlarında bulduğu, eskiden değerli olan romantik manzara resimlerini kullanmış. Manzara resimlerini betonla özensizce birleştiren sanatçı hem şehirlerde boş yer bırakmayan şehircilik anlayışı hem de manzara ressamlarının yaşadığı “boşluk korkusu” ile tuvalin her yerini doldurmalarını eserine konu edinmiş. Aslında bu iki konu da insanın “kontrol etme arzusu”nun sonucudur. Sadece günümüzün beğenisi ile romantik zamanların beğenisi farklıdır.

Evim Evim Güzel Evim – Volkan Aslan

2017, Video, Üç kanal

Karanlık bir odada yan yana akan üç farklı video görüyoruz; solda bir odada vakit geçiren genç bir kadın, ortada bir teknenin arkasına bıraktığı dalgalar, sağda da bir teknenin üzerindeki “ev gibi” ortamda masa başında bir kadın. Bu videoları bir süre izledikten sonra bu üç videonun aynı teknede çekildiğini anlıyoruz.

Teknenin üzerine yapılmış teneke bir ev ve açık alandaki ev gibi ortamlarda birbirine komşu iki kadın en başta farklı deneyimler yaşıyor gibi görünmekte ama aslında aynı teknedeler.

Sanatçı bu eseri göçmenlere, evini yitirmiş ve başka yere gitmek zorunda olan bireylere adamış. Bu eser mimarlıktaki açık-kapalı alan üzerine, komşuluk ve göçmenlik üzerine düşündürmekte. Aynı zamanda da seyyar yaşamlarımızın ne kadar kırılgan ve adeta bir suyun üzerindeymiş gibi temelsiz olduğunu bize hissettirmekte.

Çalışmanın bir kısmını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:

Ground, Xiao Yu

2014-17, Performans

Bu eser İstanbul Modern binasının yanındaki alanın bir eşeğe saban sürdürülmesini içeren bir performanstır. İnsan yardımı ile toprağa oluk açan eşek performansın son günü yere dökülmüş betonu sürer.

Evcilleştirme, tarım pratiği, kentleşme konularında düşündürür bu eser. İnsanın hayvanı evcilleştirmesi ve toprağı evcilleştirmesini barındırır. Başka bir hayvanı artık kontrol edebilen insan eşeği de tarımsal aktiviteye dahil eder ve ilerlemesini daimi kılar. Antroposen çağından önceki en büyük gelişimlerden biri olan tarım günüm toplumunda günlük hayatın dışında gerçekleşmektedir. Bu tarım aktivitesini şehirde sergiyleyen sanatçı bu aktiviteyi tekrar şehre getirmiş oluyor ve sorgulamamızı sağlıyor. Eserin son günü yere çimento dökerek de kentleri de konuya dahil ediyor.

İnsanın doğayı bir araç olarak kullanmasını gösteren bu şu soruyu da aklımıza getiriyor; gerçekten biz doğayı kontrol ediyor muyuz?

Eserin bir kısmını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:

Bienal’deki hayvan hakları ihlali eleştirileri üzerine bir yazı:

Conference of the Birds, Kemang Wa Lehulere

2017, Enstalasyon

Eserlerinde toplumların geçmiş, inanç ve kültür bazında nasıl bölündüğünü ve bunların yansımalarını konu edinen Lehulere bu eserinde eğitim üzerine düşündürmek istemiş. 16 adet kara tahtanın üzerine çizilmiş şekiller ve yazılmış yazılar tarihin yazılıp silinebilir bir şey olduğunu okul-eğitim kavramlarıyla bağdaştırarak anlatmakta. Eserde bulunan ahşap sıra, kuş evleri ve katlı kâğıtlar bir “geçicilik” temasında birleşiyor ve eğitimin çarpıtmalarının geçici olabileceğine vurgu yapıyor.

Our Family Lost, Leander Schönweger

2017, Enstalasyon

Schönwger’in Galata Rum İlköğretim Okulu’nun çatısına kurulmuş olan bu eseri labirent benzeri iç içe odalardan oluşmakta. Genelde huzurlu anlarımızın ve insanlarla kurduğumuz bağlantıların alanı olan “ev”in kavramsal bir araştırması ile karşı karşıya kalıyoruz bu alanda. Odalar arasında gezerken, yavaşça daha küçük kapılardan geçmeniz gerekiyor ve dış dünyadan –toplumdan- bağlantınızı yitiriyorsunuz. Bazı kapılar o kadar küçük ki geçemiyorsunuz ama içerisinde bir oda olduğunu görüyorsunuz.Toplumsal bağlantıların verdiği huzuru yitirdiğiniz ve kendinizi yalıttığınız bu alandan çıkarken özneden nesneye dönüştüğünüzü hissediyorsunuz.

Colosse Aux Pleds D’Argile, Rayyane Tabet

2015, Enstalasyon

Tabet bu eserde yapım ve yıkım süreçleri üzerine eğilmiş. İzleyici geniş bir alanda dikey ve yatay olarak dizilmiş kolonlar görmekte.

Bir emlak spekülatörü Beyrut’taki büyük bir aile evini satın alıp evin bulunduğu bölgeye gökdelen yapmayı planlamaktadır. Ancak evi satın alamayan emlak spekülatörü evin çatısını yıktırır ve mülkiyet yasalarına göre Beyrut’ta çatısı olmayan ev ya satılmak ya da tamir ettirilmek zorundadır. Emlak spekülatörü bu şekilde o evi satın alır ve yıktırır. Enstalasyonda gördüğümüz kolonlardan yere yatırılmış olanlar yıkılmış binanın yıkıntılarından gelmekte. Dikey olanlar da yıkılan binanın yerine yapılacak gökdelenin temelinin yapısal analiz gerilimini ölçmek için kullanılmış silindirler.

Eser, yeni ve eski iki binanın parçalarının benzerliğini göstererek inşaat sektörünü ve kapitalizmi tartışmakta.

Toddler Promession, Aude Pariset

2016, Enstalasyon

Aude Pariset bu eser için İKEA marka bir beşiğin içine strafor ve canlı un kurtları yerleştirmiş. Son zamanlarda bilim insanları bu kurtların straforla beslenip plastiği organik atıklara çevirdiğini keşfetmiş. Yani sanayi devrimi ile beraber artmakta olan plastik kirliliği ile ilgili doğmakta olan bir umuttan bahsetmiş sanatçı. Ancak biz sergiyi incelediğimiz sırada kurtların çoğunu ölmüş gördük ve bir cam fanusa hapsedilmiş bu kurtların çıkamadığı fanusta plastik ile uyumlu bir hayat kuramadığını gördük. (Bu eser bienal süresince hayvan severler tarafından eleştirilmişti.)

Cri, Adel Abdessemed

2013, Heykel

Sanatçı bu eseri yaparken Vietnam savaşında napalm bombalarından kaçan çocukların fotoğrafından esinlenmiş ve fotoğraftaki en çok dikkat çeken çocuğun fil fişi heykelini yapmış. Abdessemed, dehşet kavramını hem konu hem de malzeme ile sergi salonuna taşımış. Fotoğraflarda görmeye alışkın olduğumuz dehşet sahnelerinden birini sergi alanında görünce izleyiciler fotoğrafın kaydettiği anın gerçekliğine daha çok gömülmekte ve kendi güvenli dünyalarından bir anda çıkmakta.

At Home, Where the Smell of Steamed Cabbage Does Not Bother, Where It’s Just Me Below My Father, Mirak Jamal

2017, Enstelasyon

İran’da doğan Mirak Jamal devrimden sonra ailesiyle beraber önce SSCB, sonra sırasıyla Batı Almanya, ABD ve Kanada’ya kaçmış. Jamal’ın çocukluğunda evinin yeri sürekli değişmiş ve hatıraları da bu göçler nedeniyle tam olarak oluşamamış. Tam olamayan hatırlarını eserlerine alçıpan üzerine kazımalar yaparak yansıtmış. Sağlam olmayan bir malzeme olan alçıpanı çocukken yaptığı resimlerle birleştirmiş ve kendi gerçekliği gibi karmaşık bir gerçeklik oluşturmuş.


bottom of page